22 Temmuz 2013 Pazartesi

ah 70'ler, vah 80'ler neydi o 90'lar?!

bazen aklıma geliyor eskiden edindiğim dertlerim;
eskiden nefretimi kazanan, gıcık olduğum insanlar, mustafa sandal'ın değil tarkan'nın daha iyi olduğunu söyleyenlerdi.
paramı meybuz'dan bile önce klasörümü baştan başa süsleyen van damme'ın stickerlarına harcardım.
gecenin bir yarısı bizi mecnun eden aşk filmi the bodyguard'ın şarkısı çıktığında en yakın arkadaşıma nasıl haber veririm diye telaşlanır, dört dönerdim.
doritos'dan walkman çıkınca çılgınlar gibi sevinir, bir haftadır beklediğim parlement sinema kulübünün yayınladığı "çılgın rahibe"yi izleyemeden uyuyakaldığım için kahrolurdum.
en büyük korkularım teneffüslerde anlatılan cinli hikayeler ve annemin babamın ölmesi olurdu.
meyve ağaçlarına dalmak, ganimetin suyunu dirseklerden akıtarak yerken bahçe sahibi komşu tarafından kovalanmak yaşadığım tüm adrenalinlerin en başında gelirdi.
annemin aldığı bayram şekerlerini cebime doldurup benim için dünyanın en yakışıklısı (red kit den sonra) ilk aşkıma verip, sonrasında o şekerler için dayak yerken haklı savaşıma duyduğum inanç sayesinde asla pişmanlık hissetmezdim.
ablalarımın kıyafetleriyle, onların gelmesine 2 dk kalıncaya kadar sokaklarda salınarak dolanırken kendimi alemin güzeli zannederdim.
babam beni sevsin diye ümit ustadan öğrendiğim yemekleri yapardım,
ablalarım beni sevsin diye hep sevgililerinden notlar taşırdım,
arkadaşlarım beni sevsin diye durmadan ilginç hikayeler uydururdum...
babam sayesinde yemek kadar yedirmenin de keyfini öğrendim.
ablalarım sayesinde sır saklamayı,
arkadaşlarım sayesinde ilginç olmayı öğrendim...
peki ne ara bütün dertlerim bunların dışında şeyler oldu da ben bu kadar yorgun düştüm? bilmiyorum. babamı kaybettim, ablalarımdan uzaklaştım, tüm dostlar da yol aldılar...
belki de çocukken yapabildiğim şeyleri artık yapamaz olmuştum yada onların beklentileri artık çok başkaydı...
bilemiyorum...
ama ben yine yeniden yeni şeyler deniyorum, denemek zorundayım. yeni yerler görmek, yeni insanlara kendimi sevdirmek için ilginç şeyler anlatmak, yine birilerine güvenmek, sevdiklerime daha çok sarılmak ama sarıldıklarım beni boğuyorsa sarılmaktan vazgeçebilmeliyim. çünkü hayatta kendime en yakın hissettiğim hayvan dürtüsü; bir an bile yüzmek yerine duraklarsa boğularak ölen köpek balıkları olduğundan ben asla durmamalı sürekli deneyimlemeliyim.
şarkıda da dediği gibi; ama ben değişmezsem ben olamam ki!

3 yorum:

... dedi ki...

öncelikle buraları boş vermemek lazım...

ayrıca varlığın bence sevmek için yeterli :)
(yanlış mesajlar gitmesin :P)

BelGarath dedi ki...

bu arada o yorum bana ait...

beni rahatta dinleyin! dedi ki...

I love you too so much darling.