7 Ekim 2009 Çarşamba

Bandista...

İlk tanışmamız "Benim Annem Cumartesi" şarkılarıyla oldu (http://www.youtube.com/watch?v=Hk2IGdDa8LI) ama, yaşadığım ülkeden böyle yetenekli bi yazar, bi müzisyen, bi sanatçı görünce feci halde sevinme duygumla şarkının burnumda bıraktığı sızı birbirine karıştı.
Bu çok yetenekli 7 adamdan oluşan grubu biraz irdelediğimde kendilerinin de yaptıkları müzik gibi bi grup ürünü olmaktan çok evrensel bir ses haline dönüşmüş tavırlarına daha da bi sempati ve merakla yaklaştım. sonra bi baktım ki ben bu adamları başka başka yerlerden, insanları coşturma mitinglerinden yada festivallerden zaten tanıyorum. onlarda içlerinde biriktirdiklerinin artık bünyeye fazla geldiğine inandıkları için yapmışlar zaten bu albümü. "Paşanın Başucu Şarkıları" albümü parayla satılmıyor, direk kendi sitelerinden indirebileceğiniz şarkılar. (http://www.tayfabandista.org/)
"armağandır. çoğaltınız! dağıtınız!" bu onların dinleyiciden kendi arzularıdır.
Marx'ın "de te fabula narratur" (senin hikayeni anlatıyorlar) sözünü bütün albüme sinmiş mis kokulu bi yemek gibi her yerde görebilir ve hissedebilirsiniz. sloganları haline dönüşmüş bir diğer söz de "pablo neruda biz orada" dır.
bazı şarkıların müzikleri zamanın cundalarına karşı direniş marşlarıdır. Warszawianka marşı, San Atsalino Teixos, Belaia armiia, chiornyj baron, Roman geleneksel Marşı ve İkinci Dünya Savaşı Kızıl Ordu ezgisi-Ines, Boikot şarkılarının iskeletlerini oluşturan marşlardır. "İllede rumba" şarkısının sözleri de, Nazım Hikmet'in "Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü" şiirini 19.yy ispanyasından bi halk ezgisiyle tamamlayıp Timur Selçuk'tan sonra yeniden enfes bi biçimde soluk kattıkları şarkıdır.
kendilerini isimleriyle dahi ifşa etmeyen grup elemanları, söylenen sözlerin kalıcılığından grup elemanlarının geçici olabilirliğinden, kendilerini kimlikselleştirmeyip genellemeye dahil etmeyi tercih ediyorlar. çünkü ortada, ortak hislerden oluşan ortak sözler olduğuna inanıyorlar. ama benim bildiğim kadarıyla bu grubun çoğu izmit de işçi sınıfana ait lojmanlarda zamanın zorlukları ve güzellikleriyle yaşamış ve daha çocuk yaşlarda babalarının omuzlarında mitinglere gitmeyi normalleştirmiş insanlar. birden bire kalkıp "söyliycek sözümüz var!" demeyip, zaten bu sözlerle ve yaşam şekliyle var olmuş bi neslin çocukları onlar. aslında hepimizin yaşadıkları ve yaşaması hala muktedir olan ve unutturulmaya çalışılanları yüksek sesle söylediklerinden "senin hikayeni anlatıyorlar" diye bize bi hatırlatma geçiyorlar. o yüzden çok güzel söyliycek sözleri var onların.

siz de kulak verirseniz, çok seviceksiniz, eminim...

Hiç yorum yok: