9 Şubat 2010 Salı

bir kuşun kanatları olsaydım eğer, konuşulmayanları köşe bucak saklananları...

dün çok beğenerek bi eldiven aldım, yani irfancım aldı. öyle bu karlı günlerde sıcak tutacak cinsten değil, aksesuar için. eldiveni alırken çiftini bulamadı satıcı, bazen tekini de alabiliyorlar dedi ki, orda tek öteki tekinden olan benim beğendiğim eldivendi. ama ziyanı yoktu çünkü ben de onu zaten tek istiyordum. ama ne bilicektim ki gecenin bi yarısı bir diğerinin yeri belirsiz eldivenim aklıma bunca senaryo dolduracak. demin bi silkelendim, saatlerdir hiçbir şey konuşmadığımı ve saçma sapan bi biçimde diğer eldivenin olabileceği yerler ve haller ve sahipler üzerine bi dünya fantazi kurduğumu fark ettim. yani belki tanıdık, belki nefret ettiğim, belki imrendiğim, belki tanısam nefret ediceğim, belki uzun sohbetler yapabileceğim, belki benden çok küçük, belki -o alıyorsa ben almıyorum diyeceğim... birinde şimdi bu eldivenin teki. yada belki kaybetti/hediye etti/nefret etti... bilmiyorum işte, ama bu sadece bi vesile işte durup bazen düşünmek için. n'oluyo ya nereye koşuyorum ben böyle hızlıca bi tek ben yaşıyor sanarak vs. falan demek için vesile işte bu şimdi sahip olduğum eldiven teki...
sanırım şuurum bu düşünce deryasındayken kulağıma listede ki hep aynı şarkının sözlerinin çalınıyor olması da tesadüf değil; bir kuş :)
belki de bu şarkı beni seyrinin yörüngesini tuturamadığım bu gecede eldivenle yolculuğa çıkardı!
bilemiyorum,
öyle işte...

Hiç yorum yok: