27 Ocak 2010 Çarşamba

benim annem pazarları uyandırmaz yavrusunu!

bu cümleyi bırakın söylemeyi düşününce bile ağlayasım geliyor; benim annem pazarları uyandırmaz yavrusunu!
işçi yada memur çocuklarının anlayabileceği bi his belki de bu. yani pazar günü okula giden çocuklar evde olur, köpek gibi çalışan baba evde olur ve o gün öğlene kadar yatılırdı. hepimizin hakkıydı yani bu. annem ses çıkarmadan çay demler erken kalkmışsam ses çıkarmamam için defalarca uyarırdı beni. çoğunlukla uykudan ya hamur kızartması yada sucuklu yumurta kokusuyla uyanırdık.
çocukluktan kalma işte, hala çok seviyorum kalabalık aileleri. o yüzdendir ki benim için pazar günlerini pazar günü yapan kalabalık ve keyifli kahvaltılardı. eksikliğinden sanırım, artık her günüm birbirine giriyor. ne artık kalabalık ailemle bir olabildiğim zamanlar mümkün nede işte diğer kahvaltılardan başka bi pazar kahvaltısı. günleri birbirinden ayıran bi ayrım yok artık hayatımda.
malesef...
büyümek denen hadiseyle yanyana bile durmaya tahammül edemiyorum. yani tamam ben büyüyeyim, gelişeyim ama kimse değişmesin,eksilmesin istiyorum...
yazarken bile boğazım düğümleniyor...
artık mümkün değil ya işte, tut ki mümkün oldu ve o kahvaltı sofrası yine kuruldu diyelim, ama artık benim ne kızartma yiyebilmem nede sucuk yiyebilmem mümkün. büyüdükçe benim de bedenim eskiyor ve bunlara izin vermiyor artık,
yine malesef...
bide bu soğuk günlerde kulağım "bozaaa" sesini arıyor. çocukken televizyonun sesini çok açmaz elimizde sürahimizle onun kaçırmamak için beklerdik. ve yine malesef ki o da yok artık...
büyüdüğüme, büyürken çoğalıyorum sanıp eksilttiğim zamanlarıma içim acıyor bugünlerde...
malesef...

2 yorum:

BelGarath dedi ki...

büyüdüğüme, büyürken çoğalıyorum sanıp eksilttiğim zamanlarıma içim acıyor bugünlerde...

...

beni rahatta dinleyin! dedi ki...

senin de boğazın düğümlendi sanırsam belgarathım, dur tahmin edeyim; işçi çocuğusun sende:)