17 Ocak 2010 Pazar

I Whant You - Soul Kitchen...

Fiona apple deminden beri yüksek sesle kulağımda bunu söylüyor... neyi istiyorum da bunu fiona'ya söyletiyorum bilmiyorum. üstelik kadın o kadar acı çekerek söylüyor ki, "ne istediğini bilmiyorsan, onu bu kadar üzmeye hakkın yok!" deyip azarladım kendimi...
Dünden beri zihnimde soul kitchen'in şahane müzikleri dönüp duruyor, şimdi fiona susunca onların sesini işitmeye başladım yine. ne kadar güzel bi filmdi ya, hala gülümsüyorum. fatih akın'ın en sevdiğim filmi Im Juli idi. ama artık soul kitchen... yani hep arzular ya insan daha genç olduğu yaşlarda daha çok olur bu ve genellikle bi bar masasında otururken şöyle söyler sürekli "bi gün bi bar açalım moruk, yapalım bi gün bunu yani" ama olmaz işte çoğunlukla, hoş benim hala böyle bi arzum varlığını hissettirmiyor değil hani:) hele ki dünkü filmi izledikten sonra "bulsam öyle bi ekip kesin açarım" hülyalarına da daldım hemencik:)
film de juli'yi yada solino'yu bulanlarda oluyor ama ben o hisse kapılmadım. bi amaca hizmet eden hikayeler belki üçü de ama hepsinin tadı başka bence, hele soul kitchen bambaşka. şimdi cem hoca olsaydı burda "berbat bi film nesini sevdin, derslerde hiç mi bişey öğrenmedin sen" derdi ama benden yönetmen daha zor çıkar. ben hala hikayeyle önce büyülenen sonra yönetmenlik detaylarına takılan bi romantiğim... olsun hoca bu filmi sevmezdi biliyorum ama ben çok sevdim:) hocayla aynı fikirde olduğumuz film sayısı da azdır zaten "bisiklet hırsızları"nda hemfikirizdir ama orda da ben yine hikayeye gözyaşı döküyorum önce:) hoca okusa gebertir beni, neyse okumazın rahatlığı bu... ama siz dinleyin beni izleyin valla çok güzel film, tabi bisiklet hırsızlarını da izleyin bak o da çok güzel film...

1 yorum:

hasan dedi ki...

soul kitchen'a bizde büyük umutlarla gittik ama senin kadar beğenmedik açıkcası. yani eğlenceli bir filmdi ama fatih akın daha da iyisini yapabilirdi. bence tabi:)