4 Ocak 2010 Pazartesi

yüzünü dökme küçük kız...

her kızın kendine yakıştırdığı bi şarkıdır sanırım bu şarkı. yani daha ne olsun, hem kızın üzüntüsüne şarkı yapılmış, hemde sevimlilik unsuru "küçük" ile tanımlanmış...
ama ben aynı adamdan bi şarkı seçicek olsam, benim için "anlamsız" şarkısını yazmış olmasını isterdim. o şarkıda ki ruh bütünlüğü ve hayatı kadının huzuruna endekslemiş bi adam benim daha bi tercihim olurdu. pek tabiki sonraki zaman diliminde beni korkutan bi duruma da dönüşürdü ve muhtemelen sonrasında şu şarkıyı isterdim; bu iş çok zor yonca...
bugünler de epey yorgun hissediyorum ya kendimi, cümle kurmak bile zor geliyor. bedensel yorgunluk, ruhsal yorgunluğa dönüşüyor. heyecan içerisindeyim aslında. şu sıralar tüm ilgimi üzerinde toplamış bi işle uğraşıyorum. ama yine de yanlız kalınca herşey tepetaklak oluyor. ezelden beri kendimle kalmayı severim, hatta bi kitapta "sessizce odalarında oturmayı başaramayanlar iç huzurunu sağlayamamış insanlardır" cümlesini okuyunca bi durup düşünmüştüm. doğruydu, kendi içinde çözüm için iç sese kulak verilmeliydi. ama burda ters bi durum da vardı. ben bunu hep yapıyordum ama hala fevkalade huzursuz biriydim. demek ki benim huzursuzluğumun daha fazla sükunete ihtiyacı var dedim, kendi mantığımla çelişmemek adına... farkındayım yine bi saçmalama seansı oluyor ama durun durumu kurtarabilirim bi daha deniyim...
....
......
.......
........
.........
..........
nayn, 10 dakikadır yaptıklarımı sayıyorum; monitöre bön bön baktım, viki gibi burnumu kaşıdım ama yıldızlar parlamadı, belki evreka derim diye bi bardak su içtim ama beni bi bilgiye kaldırmadı... sonuç üzgünüm ki "saçmalama seansı" olarak kaldı. bi dahakinde daha başarılı olucam, söz! şimdi gidiyim bu buz gibi karlı havada bi battaniyenin altında uyuklamaya başlıyım, yarın yine çok yorulucam. sonrasın da yine keyifli biri olmaya çalışıcam ve sanırım daha da yorulucam... neyse hadi görüşürüz,
bu arada fon müziğim yazı bitene kadar aldı başını gitti ve bu soğuk günde hislerime tercüman oldu; deniz kokusu...

2 yorum:

BelGarath dedi ki...

anlatması biraz zor ya, bir yerlerden başlamak lazım söze.

anlatılan bir huzursuzluk, bir yorgunluk ama anlatım o kadar iyi ki sanki okuduğum eğlenceli bir seri yazı...

daha uzunda anlatabilirim sevgili kudretçim ama yazına uymaz ama ben yine de yazdım senin yazınlarını özlediğimi belirtmek adına.
yönetmen yardımcım, senaristim, yazarım, güneşim...

beni rahatta dinleyin! dedi ki...

bu kadar sıfat yüklersen adıma herkes "bu bi bok değil" der. yani ben olsam bu kadar sıfatı olan birine öyle derim. dur bi dakika ya! iyide ben bu söylediklerinin hiçbiri değilim, olamazzz beni eleverdin... :)